15 Mayıs 2016 Pazar

Diyorum ya sevgilim

İmkansız sözcüğü anlam kazanıyordu boynunun efsunsuz beyazlığında. Sana aşık olmak diyorum sevgilim sözcüklerle dalga geçmenin farklı bir boyutu sadece. Şimdi sağır bir sensizliğin karanlık boşluğunda düşüşümü izliyorum senden çok uzakta. Yokluğun diyorum sevgilim, çok acımasız ve inanılmaz ağır, öyleki sürükleyemiyorum yokluğunla dolmuş bu bedeni. özlüyorum seni şeffaf ve delice. Artık gitmek vakti değil artık dönmek vakti de değil artık sen ile ben olmak vakti. Kitap gibi tek bir ciltte tek bir dikiş olmanın zamanı geldi belki de geçiyor sanki, satır araları sözcük tümceleri yetersiz, anılar boyutlarınca konuşmaktan  aciz. Belki susmalıydım ama bilmelisin anlatmalıyım sanki, dokunmalıydım sana, ulaşmalıydım, hissetmeliydim seni ki seni güneş saysam dahi kendime ılık bir esintine bile tav olma yolundaydım aslında ki pişmanda değilim sesini duyduğum saniyelere teşekkürler. Biz bize olmak şart, değilken basit aşk. Sana susuzken susmaya geldim sevgilim, yokluğun varlığının gölgesini taşımıyor üzgünüm. Bırak seni sensizlikte arayayım artık izin ver. Yoksun simsiyah ve karanlıksın şu vakit cehennem olsan atlarım üzerine lakin seni bulmak diyorum ya sevgilim, konu seni bulmak esasen.. Kokunda kaybolmayalı diyorum sevgilim.. Özledim seni.

Şimdi yarım sarhoşluklarım, kimsesiz sahipsiz varoluşlarım sensiz tutsak bana. Yalnız bir var oluşla yüzleşemedim sevgilim affet.

Büyüdük mü acaba o son yağmurların sensizliğinde, kimsesiz soğuk ılsak bir baraka gibi, kaldık mı sensiz bu garip ormanın hayatının vahşiliğinde ? Yarın uyandığımızda bugün henüz erken mi diyeceğiz yoksa büyüdükçe kaybedecek mi güzellikler, renklerin çağında doğan doyumsuz çığlığını?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder