11 Ocak 2013 Cuma

Atmosfer'e Sıkışan Yolcu


Bir filin sırtında yaşamaya mahkum düz bir tepsinin yaşayan ölüleri olsak daha mı güzel olurdu ki hayatımız? Eskiden herkse böyle düşünürmüş. Ne fark eder ki ha yürüyen bir fil ha dönen bir dünya.. Dünyanın yuvarlak olduğunu öğrenince hayatında anlatmaya değer değişiklikler olan kaç kişi var ki diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Esas sarsıntı o fil yürümekten sıkılırsa veya dünya dönmekten vazgeçerse olurdu bence. Neden olmasın ? Hiç Dünya'nın da intihar edebileceği gerçeğini düşündünüz mü? Bu kadar yük sıkıntı acı yalan dolan ve kalp ağrısını daha ne kadar taşımak isteyebilir ki? Ben olsam çoktan koyvermiştim.. Döndükçe üzerimdeki hayat daha da zorlaşsa idi eğer buna bir son vermek isterdim. Düşünsenize bir nesli tükenen hayvanlar eriyen kutuplar ve gittikçe daha da yavşaklaşan bir insan nesli. Yok dayanacağımı sanmazdım. Dünyamız gerçekten çok güçlüymüş ama Bu zulme daha ne kadar dayanır bilemiyorum.

Ben Dünya olsam arada bir Mars'ı  ve Jüpiter'i karşıma alır, bir büyük açar efkar dağıtırdım. Galaksiyi falan kurtarmaya da çalışmazdım. Aşık oluğum ama başka galaksilerde kayan yıldızlardan bahsederdim belki de. Kara deliklere küfrederdim çaldıkları gezegenleri merak eder nerede ne yapıyorlar diye muhabbeti gelişi güzel piç ederdim. Ben Dünya olsam daha fazla dönmek istemezdim. Bu kadar rezalet bir popülasyona ev sahipliği yaptığım için Güneş'ten ve tüm yıldızlardan utanır kendi kendime soğur, kurur ve çatlardım. Evrende görülmemiş bir patlama yaratmak isterdim.  İçimde biriken nefret öyle büyük olurdu ki patlama ile oluşan bu galaksiyi daha büyük bir patlama ile yok etmek bütün gezegenleri un ufak yapmak isterdim. Güneşe yaklaşamayacağıma göre kesin Jüpiter'e yada Uranüs'e çatardım. Uranüs'ün halkalarını bilir misiniz? Bir dansçının hulahoplarına benzerler. Onları gördüğünüz zaman uzayda dans eden kelebekleri hatırlarsınız.  Uzayın boşluklarında dans eden kelebekler olsa çok güzel olurdu. Bir astronot olduğunuzu düşünün ve göktaşları arasında dans eden kelebeklere rastladığınız. O an yaşayacağınız heyecan oksijensizliğin doruklarında dahi sizi yaşamın kaynağına aşık edebilir.

Bana kalırsa, Dünyamız uzayın striptizci bir tanığı. Bir tek ay var üstünde, geri kalan her şeyi çıkartıp atmış ve sonsuz bir direğin etrafında yıkık dökük şehirlerine inat dönmeye devam etmekte. Unuttuğu içine gömdüğü büyük aşkları büyük kederleri düşünün bir. Bu gezegenden yükselen acıyı ve tutkuyu hissedebiliyor musunuz? Milyarlarca insan ve hayvanın her nefes alıp verişindeki sonsuz dehşeti fark edebiliyor musunuz? Dünya ki Birbirine düşman iki kişiliği barındıran bir şizofren, ne zaman bir tarafı aydınlık olsa öbür tarafı karanlığa mahkum. Dünya ki varacak bir noktası olmayan ama sürekli kendi etrafında dönen bir ayyaş. Dünya aslında üzerinde yaşayan her mahlukatı sonuna kadar evrene yansıtan mavi bir gezegen.  Parladıkça karanlığı kendisine daha çok çeken bir aşık gibi. Güneş'e aşık fakat Ay'a mahkum bir işçi belki de.  Mahkum demişken Dünya'nın tıkıştırıldığımız bir tımarhane olmadığını kim söyleyebilir? Evren'in gayri meşru piçlerini attığı bir çöplük olduğumuzu düşünüyorum. Bir gün bu çöplükteki çocuklar büyüdü ve işler kontrolden çıktı.

Ben Dünya olsam en azından sadece bir gün tersine dönerdim. Dönerdim ki insanlar bir kaç saatliğine de olsa pişmanlıklarını ve hayatlarını yeniden düzene koyabilsin. Zaman ömürde bir defalığına dahi geriye akmaya karar verse gelecekte yok ettiği bir çok hayali yeniden yaşatabilmek adına yeni umutlar verebilirdi insanlığa. Yok olan umutları için ikinci bir şans verilseydi aklının tecavüzüne uğramış bu garip insanlık kalbinin sessiz ama derinden öpücüklerini hissederdi.

9 Ocak 2013 Çarşamba

Yaşam


Yaprak solmak için bekler,
Sonbaharı
Her gül kokusunu yitirir
En güzel an biter,
Aklında hayat kalır.
Yaşadığım her şey,ölemediğim için
Ölmüne seversin,öpersin, söversin
Sonra çekip gidersin
Ellerin ağlar, gözlerin üşür
Kalbin susar, dudakların ölür.


Gecenin ıssızlığında bir şizofren
Hayat, ölümü elinden almış.
Anılarımdan asın beni bu gece
O son tekmeyi Aşk atsın,
Hayallerimin en ücra yerinden.

Bütün sevmeler ayrılığa adanmıştır
Sonsuzluğun kapladığı boşlukta
Sona adanmış bir yaşam
 

" Yalnız " 1 Duble"

Suskunluğumun en ince yerinden sarıl, boğ beni
Kemiklerimden kopart hayallerime sar beni
Deniz yalnızlığını korkutursa eğer
Sula bedenimi hasretle gözlerine göm beni.

Önceleri dudaklarına susardım,
Şimdi sensizliğe susuyorum.



       Soğuk dipdiri ayazın surat eskittiği gecenin ortasında bütün bu buzul çağının en sıcak çiçeğiydin sen. En soğuk havalarda bile yanandım seninle, öyle ya bu şehir hep soğuk, hep hüzünlü . En gri sabahlarımın en parlak güneşi hep sen oldun. Kollarımın arasında bütün anılar.



7 Ocak 2013 Pazartesi

Sonbahar Dumanında Kaybolan Heceler

   Sebepsiz takıntıların kopçasında sallanan beceriksiz bir zamparanın asılsız yalanlarında can çekişmesine benziyor suyun akışından bir türlü esinlenmeyen düşüncelerimin ölçüsü. Hayatın çizelgesinde kendisine olanaklı bir satır bulamamış havada kalmış bir elementleri andırıyorlar. F tipi gerçeklerden kaçıp özgür ormanların lirik manzarasında kayboluyorum. Her saniye vuruşunda bedenim acıdıkça ruhumu arındıryordum gerçeğin çarpıklığından. Yıkıntıların yok oluşların temelinde yükselen amansız yeniden doğuşlara nefretle katlanmak zorundayım.  Tımar edilmeye muhtaç bir deliye dönüşmem an meselesi.

Yalnız bir gecenin muhtaç olduğu yıldız
Sonsuz karanlığa aşık bir pranga
Yenilmiş mazinin kurbanı bir ruh
Boyanmaya hasret bir resim gibiydi
Boşluklarından seyrettiğim yaşam.
Geçmiş, kayıp elzem
Düşen meleklere ithaf edilen
Arsız şeytanlarla dansa tutulmuş
Güneşin doğuşunu unutmuş
Bedensiz bir ruhu andıran
Hayalleri patlak bir otobüs misali
Peşimde süregelen.


   Gölgelere adanmış hayatların sessizliğine alışkın insanlar vardır korku dolu gözlerin arkasında. Tutsaklığında hayallerin tutkuların ve inançların yaşamaya çalışırlar bozuk bir musluk gibi damlayan zamanı. Bazen akıp gidenin zaman tesir göstermez kanayan yaraların kabuğundan kopan çığlıklara. Yaşamak zorunda olduğumuz hayatı daha kendisi doğmadan yazılmış kurallara göre yaşayan insanlar çoğunluktadır.