Sessiz ve soğuk bir yıl
başı arifesinde tanışmıştık seninle ve yine bir yılbaşı gecesinde doğuyorsun
gündüzüme.. Benim ufak ve kırılgan kar tanesi sevgilim, yeni yılda en güzel mutluluklar seninle olsun..
Geriye dönüp bakıyorum da ne çok şey yaşamışız bir yılda.. Hani hızlı şekilde
akan bilgisayar oyunlarına benziyor. Atlattığımız
badireler beraber göğüs gerdiğimiz zorluklar sanki hepsini toplasan 10 yılı
beraber geride bırakmışız gibi. Ama bir anda senin o sevimli ufak kar tanesi
yüzünü hayal ediyorum. Sanki ben bu şapşala daha dün âşık olmuşum da bugün ilk
defa yüzünü görecekmişim gibi geliyor. Söyle ufak kız çocuğu söyle ne zaman
yüreğinde bu kadar büyük bir sevgi doluştu da ne ara kalbimi çaldın o ıssız
derinlerden.
Oysaki ne kadar da
uzaktım bu denli duygulara, hayatı boşlamış olduğu gibi yuvarlanan bir denizyıldızından
farkım yoktu. Senle tanıştığım gün sorsalar şu satırları yazacağım aklımın
ucundan geçmezdi, böyle ufak bir kızın böylesine güzel bir kalbe prensesin karşıma
çıktığını ve benim ona âşık olacağım da çok uzak bir hayal gibi sanki rüya gibi
gelir geçerdi herhalde.
Yalnız gecelerimde ortak
oldun önce bana, aslında o kadar şaşırttın ki beni sanki ömrümde ilk defa beni
dinliyor ve anlıyordu. Her cümlende bir daha şoke oluyordum. Alışılagelmiş o
klişe cümlelerle avutmuyordun beni. Üstüme geliyor her şeyi öğrenmek istiyor
yargılamıyor ve her şeye rağmen yanımda oluyordun. Kendimi ben bile terk etmek isterken
sanki sen inadına benimle beraber yaşıyordun sanki benim yerime de yaşamak
istiyordun. Elinden çalınan bütün günleri yeniden yaşatmak ve bu yeni yaşamı
bana armağan etmek istiyordun. Ben battıkça sen daha bir inatla daha bir güçle
yapıştın, önce kollarımdan tuttun beni sonra senin varlığın öyle bir kenetlendi
ki bana.. Kenetlendik evet, önce sen bana kenetlendin çektin çıkardın uçurdun
beni. Görmediğim veya unuttuğum bir dünyayı yeniden gösterdin bana. Kendi kız
çocuğu hayallerini anlattın ve o tuttun ellerimden işte dedin yaşanacaksa
beraber yaşanacak bir dünya daha var elimizde. Kirletmeyelim yıpratmayalım
dedin bu saf dünyayı tut ellerimden yaşa benimle dedin. Bunu öyle bir coşkuyla
söyledin ki bana kulaklarım kalbimden sonra hissetti sözlerini. Kalbim senin
varlığınla yeniden çarpmaya başladı.. Sanki sen okyanus kokusuydun ve bana
okyanusu vaat ediyordun, ben sana yüzdükçe sen daha da bir güzelleşiyor ve daha
çok derinleşiyordun. Hani demiştin ya sen bir ateşsin farkındayım diye işte
esas göremediğin nokta senin minik kız çocuğu kalbinin içinde o ateşi
söndürecek bir okyanusa sahip olduğundu. İyi ki de görememişsin bunu iyi ki
önce ben görüp daha derine inmeyi ilk ben istemişim. Sana baktıkça içten içe heyecandan saçmalamaya
ve gözlerine her bakışta kaybolmaya başladığımda fark ettim minik kız sen
aşkların en güzelisin ve ben senin aşkına aşığım. Gittiğim her yerde kokun
gittiğin her yerde izim olsun.
Eğer yaşanacaksa hayat
yaşayalım, buysa elimizde ki nefes alacaksak şu mavilikte yaşlanacaksak aynı
gökyüzünün altında beraber aynı köhne ağaçların gölgesinde el ele bir hayat
olsun. Olacaksa hayat beraber olsun olmayacaksa tutun nefesimi benim yerime
alın ellerimi ellerimden ve gözlerime göstermeyin bir daha mavi.. Ben küçük kız
çocuğunu çok sevdim. Hayatsa eğer bir
kar tanesi kadar küçük, yine hayat olmalı onun kadar saf ve beyaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder